KenDin

KenDini sevmeyi bilmeli  insan bir başkasını sevmeden evvel; kokusuna doyamadığı gül gibi Öz’üne açılmalı, sıcaklığından vazgeçemediği Güneş gibi ışıkla sarıp sarmalamalı kalbini.

Önce kendi sayfalarını okumalı insan düz bir ekran ardında dolaşmaya çıkmadan, bir beyaz kağıdın üzerine yazılanlara açılmaya ve açıklamaya başlamadan.

En çok KenDini dinlemeye vakit ayırmalı; kendi Öz’ünün müziğinde coşmalı, sessizliğinde durulmalı.

Önce KenDini görmeli İnsan bir Öz aynasının karşısında;  duvarlarını seyretmeli, arkasında korunmakla ve ardında yol almakla ilgilenmeli.

KenDine karışmalı, kendiyle karşılaşmalı İnsan, hayata daha fazla karışmadan ve hakikati daha fazla karıştırmadan.

Önce kendi yaralarını sarmalı; kurtarmaya çabaladıklarının ipi boynuna dolanmadan,kanayan yaralarda boğulmadan.

En çok KenDine değer vermeli; kendisinde eremediği değeri bir başkasına verme çabasının katma değerli değersizlikleriyle sonuçlanmasına ihtiyaç duymadan.

İnsanın kendi Öz varlığından daha kutsal bir Din yoktur. Bu sebeple dinler insanı kendi Öz’üne kavuşturacak öğretiler ile donanmıştır.

KenDine varamayacak bir din algısı, o dini ve çatısı altındaki Din-darları dara sokmakla ve daraltmakla hizmetini gerçekleştirir.  Hizmetini tamamlamış ya da kişilerin hizmetine adanmış dinler ve dini yönetme çabasındaki bireyler ise tekamül sahnesinin nesli tükenmiş Dinozorları olarak müzelerde yer almaya şimdiden hak kazanmışlardır.

Çalışmadan önce boş bir kağıda Ben O’yum başılığı altında kendi öz değerinizi bir sebebe bağladığınız konuları madde madde yazın ve karşılarına o sebep olmaksızın O değere zaten sahip olduğunuzu ifade edin. (ÖR: Sevilen biri olursam kendime güvenim gelir- Ben sevilenim ve varlığım mutlak bir güven içerisinde. Param olursa rahata huzura kavuşurum. Rahatlık ve huzurlu hissettiğim yerlerdeki gayret tüm ihtiyaçlarımı karşılar, Ben huzurun yaratıcısıyım.) İçinizden ne geliyorsa kalem ile akmasına izin verin.